Sorular Sorular

saklanmak ne demek?
insan neden saklanmak ister?
aynada kendini göremediğinde; ilk kez hemde, nasıl davranmalı bu yürek?
hayat neden, kendisine yüklendiğini görünce bütün yaşananların sesini çıkarmaz?
kış erken değil mi hala yüzlerimde?
yüzümüzün kışı uzun sürecekti belli ama neden bu bakakalışım sessizliğe?
uzar gider soruları kendine… sessizdir çünkü içi; kendinden bile. zaman ile derin kavgaları vardı daha evvelde ama, bu sefer farklı… kan çıkacaktı.. ya gözde, ya yürekte…
bir sessizlik bırakılır her gitmelerde. çığlık çığlık çağırıyor oysaki bir vapur, bir tren beyin hücrelerimde… halbuki ne ray var gözlerimde, ne de deniz şu yürekte…
şarkılar sadece ses bana. hayat bi nefes alış. boşluk, bütün bir hacim gibi bu odada. gözlerim bakar oldu artık ekrana da bomboş. “ne birini çağırır bu satırlarım, ne de susmalı gitmeye.” dedi içindeki.
“yürü; koşar adım yürü. az kaldı bensizliğe….” diye devam etti.
neden nasıl niçin diye bitti film.. ne mutlu bir son ne de oyuncuları vardı oynayan… içim ezildi. ağlamıyorum inan.

Yaşamak

Yaşam bir mutfaktır aslında.

 İçinde en güzel malzemeyle ,en güzel yemeği pişirmeye çalıştığımız bir mutfak..   Kiminin tastamamdır her şeyi, kimi komşudan ödünç alır kaseyi. Kimi taklit pişirir, kimi kendi yaratır;kiminin de yedikleri “ayaküstü” kalır. Kimi mutfak iştah kabartır,kiminin yanık kokusu komşu ağlatır. Kiminde üç öğün aynı aş; kimi çeşit çeşit,her öğün ayrı tas..  Kimi pişirir yemeği; acele,tatsız,tuzsuz..  Kimi neye dokunsa, sanattır kuşkusuz..

  Siz mutfağınızda nasılsınız?..

 

Basit Değil Onurlu Yaşam

Elbette her insanın yaşamı birgün sona erecek..kimi basit yaşar bir diğeride yaşam standartları daha bir yüksek…

Önemli olan basit yada şaşalı bir yaşam değil,insan yaşarken kendine başkalarından çok saygı duyabiliyorsa büyük saygıyıda hak ediyordur..

Herkes mutlu yaşasın,sadece gölge etmesinler birllikte yaşanan hayatlara bu yeter..yani( kedi ciğer) misali olmasın….

Birilerinin mutluluğu ile mutlu olabilmak basit yaşamında ötesinde yüce bir duygu değil mi????

 

Basit Yaşamak

Ölmeyi ne çok yücelttin gözünde.önemli olan basit ama dolu dolu yaşamak değilmi şu kısa ömrü.ne kadar güçlü olduğunu unuttun sanırım.ya da olman gerektiğini ,bu günlerde düştün kaldın,yaşamaktan bir an yorulduğunu sandın.ama unutmaki seni yeniden ayağa kaldırabilecek bir tek kişi var oda sensin.en karmaşık hallerinden birini yaşıyorsun,ama hiç bir hayat bir ipin ucuna bağlanacak kadar basit değildir.

Basit yaşayacaksın.Mesela susayınca su içecek kadar basit.Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.Tek düğmesi olacak elindeki cihazin;tek bir düğme, tek bir cümle gibi…Sevince lafı dolandırmadan soylediğin“seni seviyorum” gibi.

Basit bir öpücük yetecek sana…Basit, sıcak bir öpücük;ve o opücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin.
O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.

Kabak çekirdeği verecek sanarakamların veremediği mutluluğu.El yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak
en değerli kağıdın;hep yanında taşıdığın,atmaya kıyamadığın.İki harekette giyiniverece,
iki harekette soyunuvereceksin.Kısacık olacak uyanman,
ve yola çıkman arasında geçen süre;kısacık olacaksıcacık kollara dolanman
ve yolculuklara çıkman arasında geçen süre.

Kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını;bakışların bile anlatabilecek kendini.

Beklentilerin de basit olacak:Kaf Dağı’nın önünde bekleyecek mutluluklar.Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sanaen ucuz aşk romanını.

Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini.Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.

Bir kaşarlı tost olacak aradığınnasıl oturacağını bilemediğin sofrada,parmakların en kıymetli çatalın.
Yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri.İskender’in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında.

Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sanakontrplak bir gitarda doğru basılmış bir
“fa diyez”in mutluluğunu.Makyajı ilk “a” sına kadar bilmen yetecek.
Temizlik kokacak en pahalı parfümün.“Bilmiyorum” diyebileceksin bilmediğinde ve
Çok normal olacak onu da bilemeyişin.Tek dereden su getirmen yetecek,
bir “istemiyorum” diyebilmeye.Ne durduğu farketmeyecek abanın altında.

Saatin, sadece saati gosterecek;Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın.
Küçük bir not defteri olacak bilgini en hızlı sayan.Basit yaşayacaksın, basit.
Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi

basit…

Öyle Birşeysin ki

Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam  seni tarif edemeyeceğimi biliyorum. Ulaşılmaz oldun hep, dokunmak,hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni, kocaman bir yalnızlıktı payımıza düşen. Payıma düşen her şeyi erteledim ama erteleyemediğim bir ŞEY vardı,SANA BENZİYORDU.

Su olsan, dokunduğumda bozulurdun. Bozulmayan bir ŞEYdin. Gidilecek bir yer olsan sonu olurdu, sonu olmayan bir ŞEYdin. Uykuda görülecek bir rüya olsan uyanırdım, beni rüyamdan uyandırmayacak bir ŞEYdin.. Seni gözlerinden, üç ırmağın birleştiği yerden öpeyim desem , aklına ırmaklar gelir. Düşün ki, bir dağdan aşağı iniyoruz ve dünyada iki kişilik türkü kalmış onu söylüyoruz. Öyle bir ŞEYsin sen.  Bugünden yarına ne kalır bilmem ama sen kalırsın tıpkı yatağı değişmeyen ırmak gibi.

Bana hep kendimi hatırlatan bir ŞEYsin sen. Uzaksın,yakınsın,özlenensin ama bugün değil yarın gibi bir ŞEYsin sen. Gecenin en karanlık yerinde,küçücük bir ışık bile olsan yinede istiyorum seni.Bugün her ölümle biraz ölürken,seni düşündükçe hayata dönüyorum yeniden… Gelincikler gibi bir mevsim değil,dört iklim, köşe bucak…kim ne derse desin dönmeye niyetim yok.Bir kentin ortasında tek başına  kalsam da, çığlık çığlığa söylerim seni sevdiğimi. bir tek benim sevgimle  yaşansa da bu sevgi; SEVİYORUM SENİ. Sensiz dallarını yitirmiş bir ağaç gibi, yapayalnız olurum kalabalığın ortasında… Fırtınalı bir denizin en sakin limanı gibi bir ŞEYsin sen…

O LİMANDAKİ TEK YOLCU DA BEN…

İnsan Olmak yada Olmaya Çalışmak

Derler ki; insan biraz çocuk olmalı. Balon gördüğünde istiyorum diye tutturmalı…. İnsanın eteğini çekiştireceği bir annesi olmalı. Yolda yürürken birazda etrafına bakmalı değişikl hayatları görmek için… İnsan gecenin bir vakti yatağından  fırlayıp “seni seviyorum” diye bağırmalı. İnsanın, gecenin bir vakti yatağından fırlayıp “seni seviyorum” diyebileceği bir sevgili olduğuna inanmalı… insan sabah uyandığında yatağının baş ucunda bir gül ile not bulmalı: “uyandırmaya kıyamadım”… insan heyecan duymalı yeni günün getirdiği ışıklar için…İnsan sinirlenmeli, kavga etmeli ınandığı değerler için…

İnsan, arada AŞIK olmalı, sonunda acı olduğunu bilerek… İnsan bazen de sarhoş olmalı ,bir türkü tutturup sokakları arşınlamalı… insan anlamsızca beklemeli telefonun çalmasını, belki o arar diye…insan efkarlanmalı tabii biraz da sırf efkar olsun diye…insan ara sıra, kocaman olmalı,dünyalar kadar, herkesi kucaklayabilmek için…insan bazen kendi olmalı,bazen herkesten bir parça…insan bazen de aptal olamlı,i nanmak istediği şeylere inanmalı…hoşgörülü,kalender olmalı, bir derviş kadar…daha çok dinlenmeli,bir bilge gibi…hayata küsmesi ve barışması bir çocuk kadar kısa sürmeli…Özel olduğunu, biricik olduğunu bilmeli, ama şımarmamalı… Arkadaşlarına yada dostlarına yüz çevirmemeli, bazen sadece hatırlarını sormak için aramalı… MUTLULUK BELKİDE BUDUR…

 

Napolyon’dan Josephine’e

{jcomments on}Artık sizi sevmiyorum;tersine sizden nefret ediyorum.Bir cadısınız siz,tam anlamıyla yoldan çıkmış,tam anlamıyla ahmak,gerçek bir Sindirella’sınız.Bana hiç yazmıyorsunuz,kocanızı hiç mi sevmiyorsunuz?Mektuplarınızın ona ne kadar zevk verdiğini biliyorsunuz,ama yine de eliniz ona beş altı satır çiziktirmeye varmıyor!  Peki bütün gün ne yapıyorsunuz Madam?Sizi sadık sevgilinize yazmaya vakit bulmaktan alıkoyacak denli yaşamsal bir uğraş içinde misiniz?Hangi bağlılık ona vatt ettiğiniz sevgiyi,sevecen ve sürekli sevgiyi boğmanıza,bir kenara atmanıza neden olabilir ki?Her anınızı dolduran,günlerinizi yöneten ve ilginizi kocanıza adamanıza engel olan bu harikulade yeni aşık kim olabilir?Bakın,söylüyorum Josephine;güzel bir gece kapılar kırılacak ve karşınızda beni göreceksiniz.

Aslında sevgilim sizden haber alamamak beni kaygılandırıyor,yüreğimi coşku ve sevinçle dolduran o güzel sözlerden oluşan dört sayfalık bir mektup yazın bana hemen.

Çok yakında sizi kollarıma almayı,sizi ekvator güneşi gibi kavurucu bir milyon buseye boğmayı ümit ediyorum…..

Neden

Neden anlamaz insan yanındayken kıymetini. Neden söylemez insan sevdiğine sevdiğini. Yarın çok geç olunca pişman olmak boşuna. Gururun neye yarar ki !yalnız kalmaktan başka.
Neden yar neden????? Bilinmez acı çekmeden. Neden can neden?????
Görülmez günü gelmeden.Neden cimridir insan???? anlatırken minnetini. Neden sabırsız insan ????gösterirken öfkesini.
Yarın çok geç olunca, isyan etmek boşuna. Hiddetin neye yarar ki ?????yalnız kalmaktan başka.
Neden sevinir insan ??????zafer kazandığında. Kazanmak neye yarar ki???????? kaybeden olduğunda.
Yarın çok geç olunca, pişman olmak boşuna. Savaşlar neye yarar ki ?????vakit kaybından başka

Sana Sesleniyorum

Aslında sana ne yazacağımı bile bilmiyorum. İnsan hiçbirşey hissetmediği biri ile ne paylaşabilir ki? Hayal yoksulu bir adama hayal kurmayı öğrettiğimi düşünüyordum.hayallerimin ötesine geçtiğinde ise ben sana yetişemedim.savrulup gitmeler başlamıştı bile.özlemini duyduğum herşey avuçlarımın içinde sanarken, birer birer kaymaya ,yok olmaya başlamıştı.

Kızımın babası, hayat arkadaşım, can yoldaşım…..bulmak değilmiş oysa seni sende arayıp, yaşamakmış diyordum kendimce.

Seninle tanıştığımda, ilk defa bir insan için ölmek değil, onunla yaşamak istedim.soluduğum hava sendin sanki, kalp atışlarım sen, hasreti sevdim sayende, yokluğunla sabretmeyi öğrendim.özenle hazırlanıp sunulmuş doğum günü pastasıydın,mumları üfledim,bir dilim kestim hayattan.oysa her kesilen dilim senden bişeyler götürüyormuş bilemedim.adım atamam ayağım topal olur sanıyordum sensiz.ayakta durmamı sen sağlıyorsun sanmıştım. Anladım yalanmış sonradan, başımı göğüsüne dayadığımda huzur bulduğum adam nerde???????????birlikte ağladığım ,güldüğüm adam.yoksun işte.elde avuçta kalan ne??? kırık hatıralar,yırtık fotoğraflar,puslu geceler.

Ağlarsında gözyaşların akmaz yüreğin ağlar ya,ya da çırpınırsın boğulmamak için,nefesin yetmez dünyayı solumaya.bu günlerde öyleyim.ölme lüksüm bile yok benim.

KALDIRAMAYACAĞIM KADAR AĞIR YÜKLERLE KALA KALDIM