Kırk Yaşında Bir Adam Arıyorum
Dün bir şiir okudum, okudum ve düşündüm… kendimi buldum…
Aradığı ben miyim dedim ama baktım tüm kırkı devirenlere, hepsi aynı…
Hayat, yıllarını geçirirken üstümüzden silindir gibi,
hep aynı tümsekleri düzlemiş. Hep aynı çukurları doldurmuş.
Kırkına gelmeyenler hala direnmekte, çoktan geçenler de kendisi düzlemekte…
*KIRK yaşında bir adam arıyorum
Her düşü kurmuş, her düşü yitirmiş.
Yeterince istemesini bilmiş
Şimdi ne istediğini bilecek kadar.’
KIRK yaşında bir adam arıyorum
Her borca girmiş, her borcu ödemiş
Sonra yeterince papel edinmiş
Ama paradan gözleri kamaşmayacak kadar.’
KIRK yaşında bir adam arıyorum
Hem cezbetmiş, hem tiksindirmiş
Ve yeterince çocuk edinmiş
Duyarlılıktan anlayacak kadar.’
KIRK yaşında bir adam arıyorum, yaşamış
Her tütünü içmiş, her içkiyi devirmiş
Kadın çıplaklıklarını öğrenmiş
Artık gerisini aramayacak kadar.’
KIRK yaşında bir adam arıyorum
Veremeyeceği şeyin fakında olan
Geçmişi geleceğinden fazla olan
Ama zamanı olacak kadar zamanı olan.’
KIRK yaşında bir adam arıyorum
Kendini en boktan şeye hazırlamış
Zamanın iyileştiremeyeceğini öğrenmiş
Ve çok cenazeler kaldırmış kadar.’
KIRK yaşında bir adam arıyorum
Gerçekten kaçmamayı anlamış
Yalan söylememek cesaretini edinmiş
Hissiyatlarından tüymeyecek kadar.’
EVET, KIRK yaşında bir bey arıyorum
Kendisini artık ciddiye almayacak
Fakat beni sükûnetle sevecek
Ve elinden gelen her şeyi yapacak kadar.’
BİR adam arıyorum, öyle güçlü olmasın
Çünkü kimse asla güçlü değil
Bir adam arıyorum, yüzünde kırışıkları
Ve hafızasında gizlenecek şeyleri kalmamış olacak kadar.’
BİR adam arıyorum, etrafta ibadullah
Fakat hiç rastlayamadığım
Bir adam, benim hüznüme benzeyecek
Ve belki beni bekleyecek kadar.’
BİR adam arıyorum, KIRKlık işte
Aşağısı da olur, yukarısı da olur
Tabii mükemmeli olmaz
Ama işte nihayet benim olur.’
BELKİ bütün hayat için değil
Fakat öylesine gerçek zamanlar için ki
Her hatırlayışımda kalbim yırtılmayacak kadar.