Hayatımın Savaşına…

Odada tanıştık seninle , okeyde eşim oldun daha ilk tanışmamızda,  okeye giderken göz kırpılır ya , öyle göz kırptın bana, o an aşık oldum sana, safım ya…, Yıl 1993 kışı, gencim, güzelim, erkek egemen grupta çok da ilgi görüyorum üstelik, gruba yeni katılan ve herkesin asosyal dediği sen ve arkadaşlarının el üstünde tuttuğu ben, sonra bir gün tavla oymamıştık seninle, hiç bilemeyeksin ama masus yenildim sana, niyeyse, sanırım kendini iyi hisset diye, yenen pasta ısmarlayacaktı diğerine, herkesten ayrılıp ilk kez başbaşa flamıngo pastanesinde başbaşa pasta yemiştik seninle, sonrası malum iki ay sonunda kızılay melboda bir akşam yemeği daveti ve benimle askerliğim bitince elazığa gitmem gerekirse benimle gelir misin dedin bana, inandım sana ve düşünmedm senden başka hiç bir şey,,,

Yeni Mahalle 7. Duraktaki Öğrenci Evim

Arkadaşlar,

benim yenimahalle 7. duraktaki ev ile ilgili herkes bir anısını yazsın lütfen..

ben ilkini yazıyorum: hatırlar mısın pervin 1991 yaz sonu, çok aşıktım, kendimce:)) side’de yazın aşık olduğumu sandığım çocuktan haber alamıyordum, tek iletişim fırsatım yukarıda oturan ev sahibim nurten teyzemler, bende telefon yok tabi, onların numarasını vermiştim, belki telefon gelir diye günlerdir bekliyorum, okula bile gitmiyorum, hafta sonu bende toplanmışız, hepinizi esir etmiştim, salonda mumları yaktım ve transa geçelim dedim, siz dışarı çıkmak için sabırsızlanıyorsunuz, ben evi terk etmiyorum, sen dedinki, “ben de makus kaderime mum yakayım, senin yine hayatında iyi kötü birisi var, ya ben ne yapayım” kopmuştuk o an:)) sonra siz süslenip püslenip çıktınız, ben evde bekledim vee mucize gerçekleşti, yukarıdan beklediğim mesaj geldi, telefon mesajı, terlikle 3 kez vurma, anladım ki telefon var bana, hemen koştum yukarıya, bdklediğim ses telefonda, ” nezaretteyim, tek telefon hakkım vardı, seni aradım”…

Hayat Arkadaşım Kocama Mektup

AH BE ARKADAŞIM, HAYAT ARKADAŞIM, SEVGİLİ DOSTUM;
Ne iyi iki dosttuk biz seninle….  Sevgi dolu, tertemiz…Hiç ayrılmamacasına kenetlendi ellerimiz yıllar önce… Ve bunu sürdürdük yıllarca, art niyetsiz ve ihanetsiz… “BİZ AYRILAMAYIZ” diye çıktık yola. Ne çok anlam ifade ederdi bu benim için. O kadar emindik ki seninle çok mutlu olacağımıza…. Karşımıza çıkan her engeli sevgimizle aşacağımızı düşünürdük hep.  Belki şimdi sen yine aynı şeyleri düşünüyorsundur. Hatta bunu zaman zaman dile de getiriyorsun. Beni ilk günkünden çok daha fazla sevdiğini söylüyorsun bazen, hayatının anlamı olduğumu…. Bensiz yaşayamayacağını …. Ama sen de biliyorsun aslında “yok olan insanın” bir daha  hiç var olamayacağını….
Ben yok olmuş bir insanım artık.  Okyanusa açılmış bir küçük yelkenli gibi hissediyorum kendimi.  Şiddetle esen rüzgara direnecek gücüm kalmadı.  Sadece yaşamak zorunda olduğum için yaşıyorum.  Kendi iradeleri ve istekleri dışında bu dünyaya gelen iki varlığın sorumluluğu nefes almaya devam etme zorunluluğu getiriyor bana.. Eğer nefes almaksa yaşamak, evet yaşıyorum ben de.  
  N’olur yapma! sevgili dostum, hayat arkadaşım, eşim. Beni daha fazla incitme, üzme, mahkum etme bu hayata ve kendine.. 

Börek Tepsileri

Hatırlar mısın yıllar önce bir Ankara ziyaretimde sende kalmıştım.

Çam sakızı çoban armağanı sabah kahvaltısı için minik bir porselen demlik ile börek de getirmiştim. Sabah çayı demledim, birlikte kahvaltı ederiz diye:)) ancak demliğin ağzı genişmiş ve tüm çöpü çay bardağına döküldü, senin tepkini unutamıyorum ; – “bu ne ya, ben kahve içicem” , börek yer misin ? deyince de ; – “bıktım ben börek yemekten”.

sonra sen işe ben de geliş sebebim olan drama çalışmasına gittim, tüm gün hareket, oyun, yorgun ve terli bir şekilde eve döndüm, eve yaklaşınca seni aradım, “anahtar elektrik kutusunun içinde oradan al” dedin, üstümdeki teri atmak için duşa girdim ve çıktığımda elinde börek tepsisiyle bir adamla burun buruna geldim..

Şok vaziyette gelenin kim olduğunu sorduğumda, senin bahar bayramı için kiraladığın börek standında çalışan biri olduğunu öğrendim.

Sonrası malum, evden ayrıldım, Ankara bana dar geldi, kendimi Kırıkkale’deki can dostuma attım.

Merak ediyorum acaba demliği çöpe attığımı fark ettin mi?

Gitmeme üzüldün mü? yoksa amannn gitti baş belası mı dedin..

Ne düşündün?..