Kocaya Mektup

Mektubumun adını ,Kocaya Mektup, koydum . Aslında eskiden kocamdı demek doğru. Ayrı bedenlerde yaşayan iki ruh gibiyken şimdi aynı bedende yaşayan iki ayrı ruh olduk. İstemiyorum artık senin donlarını yıkamayı, oraya buraya attığın giysilerini toparlamayı, kirlettiğin banyo ve tuvaletleri temizlemeyi, hayvanlığına kabullenmeyi… Saymakla biter mi hiç:..

Kendi kendime soruyorum neden hala seninleyim diye? birinci sırada mavişimiz, ikinci sırada boncuğumuz, üçüncü sırada ise ….. , Aynı yastığa başkoymak yada biryastıkta kocamak hünerdir. Ama bu hüneri devam ettirmek için kişiliksiz bir yaşam sürmek o kadar acı ki….

Yoksun Ama Hep Varsın

Bazı ilişkiler vardır sanki teybin kasedinin bir yerinde kapatırsın da bastığın anda da kaldığı yerden devam eder. Yıllar sonra sesini duymak ve sanki daha dün görüşmüşüz gibi tekrar konuşmak ne güzel…

Başarılarını yeni kuşaklara devretmenin dışında fazla bir değişim olmamış sende. Bende de pek olmadı aslında. zaman zaman bişiler yapıyorum sonrada çarkıfelekteki çubuğun iflas da durduğu gibi benim de öyle oluyor. İki yakası bir araya gelmemek bu olsa gerek. Ama olsun yinede seni tanımak en güzel zenginlik.

Sen bana bir çok anlamda ilkleri yaşattın.. Hiçbirini unutmuş değilim. Sedece derin dondurucuda duruyor. Hep aynı günki gibi taze.. O yüzden de yerin hep birinci sınıf yataklı vagon 🙂

Zaman Kısa Yaşananlar Uzundu

Sen baharın, bende sonbaharın başındaydık. Öylesine başlayan bir muhabbetin yıllar sonra da olsa sessizce devam edebileceğini nerden bilebilirdik ki? Uzun zamandır yine karakediler çekilmedi aramızdan. Ama ne yazar ki. Kedi kelimesi bile senin kedinin muhabbetini hatırlatıyror bana.

Unutmadım, senle geçen gecelerimi, kimi zaman cicim, kimi zamanda ismini kısacık söylerken bana kızdığın günleri, seni ilk defa kadıköy iskelesinde beklediğim günü ve sonrada aynı vapurda giderken ilk defa elini tuttuğum günü. Boğazdan esen soğuk rüzgarlar sayesinde ilk kez savrulan saçların dudağıma değmişti ve ben ilk defa adaların birindeki ağacın altında ellerim saçlarını tararken görmüştüm saçlarındaki birkaç ak teli…

Hayat ne kadarda tuhaf davrandı bize. Sıradan şeyler istedik ama hiçte sıradan olmayan şeyler yaşadık. Bunca yaşananlardan ve yaşanmışlıklardan sonra çok şey değişmişken, şöyle bir bakıpta gönül ağacımda tekte olsa yeşil bir yaprak görmek hala değişmeyen şeylerinde olduğunu göstermek değilde nedir ki?

Desem ki “Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini” ,

“Ben Sana Mecburum” diyebilir misin.

Bağımlılık

Tek bir fotoğrafla allak bullak oldum yine, hem de artık tamam, bitti, hiç bir şey hissetmiyorum, kapandı yaram derken son dört yıldır… oğuz eklemiş facebook sayfasına, toplanmışsınız eski arkadaşlar, ilk resimde yoksun, çok güzel bir kare dedim içimden, hep birlikte olduğumuz eski günleri hatırladım, içim burkuldu, sonra birkaç foto daha olduğunu fark ettim, masanın en başındasın, öylece poz vermişsin.. bir kaç ay önce de rüyamda görmüştüm, eşyaların toplanmış bir köşede oturuyorsun, nereye diyorum, artık annemin yanına gidiyorum diyorsun, çok ağlıyorum rüyamda, anneni kaybettiğini biliyorum çünkü, rüyamı oğuza anlattığımda, malum olmuş diyor, ankaraya geri döndüğünü söylüyor.

uzun zamandır demetin sevgili arkadaşı gamze ile tanışmak istiyordum, nihayet dün gece gamzenin evinde toplandık; demetin erkek arkadaşı, onun bir arkadaşı daha ve tabii evin üç de huzur veren kedisi, demet dışında herkesi ilk kez görüyorum, bir masa etrafında saatlerce sohbet ettik,  iki adam balıklı rumda tanışmış, alkol bağımlılığından kurtulmaya çalışıyorlar, sohbet konusu da temelde buydu, hergün 2 saat grup terapisine gidecekler bir süre, süreç böyle işliyormuş, laf arasında, hatta yakınlar da katılabiliyor toplantılara dediklerinde hiç düşünmeden, ben de gelebilir miyim? diye sordum, önümüzdeki cuma gidiyorum, belkide kendi bağımlılığımdan kurtulmak için..

 

 

Ne Unutabildim, Nede Gidebildim

Hatırlar mısın bilmem, zaman çok kısa yaşadıklarımız ise anlatmakla anlatılamayacak kadar uzundu. Bana son yazdığın mektupta

25.06.20…. tarihinden sonra:
gene mutlu  olacağım
gene yaşıyacağım
gene herşey güzel olacak
gene neşeli olacağım
gene ruhum ve kalbim enerji dolu olacak
gene seveceğim
gene huzurlu olacağım

AMA
Herzaman bir yanım eksik olacak.çünkü her an yaşadığım bir olayda seni hatırlıyorum.hatıraların her yanımı sarmış.her olayda,her gördüğüm şeyde seni hatırlıyorum. demiştin..

Uzun zaman oldu seni görmeyli, sesini duymayalı ama neye yarar.. Ben hala seninleyim. Ben sana:  “Sen, benim içimde hiçbir boşluk bırakmadın ki başkaları doldursun” demiştim. Aynen öyle oldu. Gittin gideli ne yüzüm güldü, nede kalbimdeki yaramın kanaması dindi.

Sen bana sevmeyi taddırdın.
Sen bana sevilmeyi taddırdın.
Sen bana mutluluğu taddırdın.
Sen bana huzuru taddırdın.
Sen bana sevişmeyi taddırdın.
Tadın damağımda kaldı…

Unutulmaz Anılarla Nice Yıllara

Merhaba Halit;

Tam hatırlamasamda 98 yılının sonlarına doğru yüzüncüyıldaki evimizin koca salanunun bir köşesinde sıkışmış vaziyette, sen, ilhan ve sanırım ibo oturmuş aydında çay demliyordu. Sonra ben girdim salona ve mustafanın gerginlinleştirdiği sizleri biraz gevşeterek başlayan bir dostluğa adım atmıştık. İlginçtir ki Önce aydın, sonra ilhan sonra da askerlik boyunca sen ev arkadaşım oldun.

Zaman çabuk geçtip gidiyordu. Aynı kültürlere sahip olmamızdan dolayı ilişkilerimiz de zamandan daha hızlı ve olumlu ilerliyordu. Taki internet denen şeyi bize bulaştırana kadar… Bizi buraya bir düşürdün bir dahada çıkamadık. şimdi bile bak sana mektup yazıyorum.

Dial-up olarak internete bağlanan ve ilk defa güzel müzik çalan bir bilgisayarımızı Apodan almıştık. O iğrenç bağlantı sesini duyunca f9 a basıpta internete bağlanmak ne kadar haz verirdi bize.

Sayende çokta yemek yapmadık evde. Asteğmenlik yaptığın Edok un kantini ucuz olurdu da , sen haftanın bir günü lahmacun bir başka günü temizlenmiş hamsi getirirdin.. Hafta sonlarıda kahvaltı hazırlamak en büyük zevkindi.

İnsan bazen serin bir yere otururda bir süre sonra üşüdüğünü farkeder. Senin askerlik de bitip temprana binip gittikten sonra bir kaç hafta eve giremedim. İnternet için kavga ederdik ya ; ona bile girmeyi canım istemedi. Sonra istemesekde yaralar kabuklaşıyor ve hayat devam ediyor.. devamı gelecek

Dilimde Değil Kalbimdesin

Ne dilim söylüyor adını, nede ben anlatabiliyorum seninle yaşadığım hatıraları. Kaç yıl geçti bilmem ki? En son sana gel demek istediğimde, sen çoktan gittiğini söylüyordun. Sen; kimselere söyleyemediğim bir sır, içimde kabuk bağlayamayan bir yarasın.

Zaman zaman dolaşmak zorunda kalıyorum seninle dolaştığımız yerlerde. ince bedeninle yüzerken sana eşlik edemeyip arkandan iskeleden baktığım deniz beni yakıyor. Ne zaman deniz seki dinlesem sağır oluyorum.Allah o anneninde babanında cezasını versin emi.

İyiki Varsın Birtanem

Yıl 2006…. Bir sonbahar günüydü seninle ilk tanışmamız ve güzel gülüşünle yüreğimin aydınlandığı  ve aynı zamanda o küçücük ateş parçasının içime düştüğü gün.  Hiç bilmedin sen bunu ve bilmeyeceksin.. Sonra o küçücük ateş parçası büyüdü…büyüdü…büyüdü….Bir yanardağ gibi bütün yüreğimi kapladı. Sen gene bilmedin ve bilmeyeceksin..

Senden kilometrelerce uzaktayken ben, dumanını çekerken sigaramın içime ve gözlerim yıldızları izlerken gecenin bir yarısı,  o yıldızların gelip seni benim yerime alnından öpmesi için yalvardım onlara… Sen bilmedin ve bilmeyeceksin.. Gün oldu saatlerce yürüdüm…..senin geçme ihtimalinin olduğu yollardan.  Bazen karşılaştık seninle, uzaktan da olsa selamlaştık bazen. Hatta konuştuğumuz da oldu sıradan da olsa.. Ama sen o yollarda yürümemin gerçek sebebini hiç bir zaman bilmedin ve bilmeyeceksin… Bir gün çıkıp gelmek istiyorum sana biliyor musun. Hiç hesapsız, sorgusuz, sualsiz.  Ve gerçeği, ve varolanı, ve geleceği düşünmeden… Karanlık gecelerimin ışığı, Hayatın bana verdiği bir müjdesin sen.. Keşkelerimİ ‘İyi ki’ lere dönüştürensin. Evet… Sen her ne kadar bilmesen de, bilmeyecek olsan da ve tüm acılarıma ve tüm imkansızlıklara rağmen diyorum ki; “İYİ Kİ VARSIN BİRTANEM”

Kimse Bilmeyecek Seni, Hiç Kimse

Kimse bilmeyecek seni, hiç kimse. Ben her hecede seni okuyacağım, her şarkıda seni mırıldanacağım, her gece seni anlatacağım yıldızlara,kimse bilmeyecek.

Durup dururken gülümseyeceğim.Kimse Anlayamayacak aklımdan senin geçtiğini.  Neyin var diyecekler; hiç diyeceğim, hiçbirşey! Yanımda sen yoksan neyim olabilir ki benim bir hiçten başka. Sonra birileri gelecek yerine, sen olmak isteyecekler farkında olmadan, imkansız olduğunu sen dahil kimse bilmeyecek.Bunların Hepsini çığlık çığlığa haykırmak isterken sana, ben hep susacağım suskuncasına. Ama kimse bunu duymayacak, senin hayalini yaşayacağım, kimse görmeyecek. Ve gün gelecek yorulacağım.  ben diyeceğim, onu diyeceğim……………………… Sonrasına gücüm yetmeyecek. O kimdi diye soracaklar, o herşeyimdi, ama ben bir hiçtim diyeceğim. Yani seni sensiz yaşadığımı sen dahil kimse bilmeyecek sevgilim