Şeytanın Bacağı Kırıldı

Sıradan bir günün sıradan bir sabahı.. Herşey bildik ve tanıdık geliyor. Hava yine kasvetli ve inat edip gelmeyen bir bahar. üşüyorum hafiften.. Sonra bir ses.. Havayı değişiren bir ses. Birden havada, havamda değişiyor. Uzun zamandır içimde uyuyan, uyuklayan hatta ölen ne varsa yerinden oynuyor.

Sana söyleyecek ve söylenecek çok şey var. Ama bazen binlerce sayfanın yapamadığını, anlatamadığını bir bakış, bir gülüş anlatmaz mı? Zaten bunlarda olmasa “şarkıların gözü kör” olmaz mıydı?

Şair:

Sana nasıl anlatılır
Sensiz  hayatın boşluğu,
Bir zindanın ağır ağır
Çöker üzerime loşluğu.

Arıyorum seni uzak
Bir şehirde sallanarak
Hala geldiğin günün bak
Üzerimde sarhoşlugu.

Bugün  sende bana geliyorsun. İçimde ilk buluşmasını yapacak bir delikanlının heyecanı var.. kendi kendime bende şaşırıyorum.. Sen hep beni şaşırt olmaz mı?

Güle Güle Dost

Rıhtımdaki en önemli gemilerden birinin daha demir almak zamanı gelmişti artık. bilmediği tanımadığı denizler ,topraklar ve insanlar arasına gidecek olmasının tedirginliği ile karışmış olan heyecanıyla son kez sofrayı toparladı… telefonunu açtı, eski eşinin yaptıkları ile ilgili annesinin mesajına canı sıkıldı. zaten hep annesinin mesajları canını sıkmaktan başka ne yapardı ki? gelen haberlerin çoğu karamsar olurdu….hiçbirzaman yanından ayırmadığı çantasını dalına astı… son düdüğünü çaldı… hoşçakal memet dedi… memet de hakkını helal et dedi… iki dost birbirinin gözlerine bakamadı… kimbilir belkide memo aydının gözlerindeki mavilerin okyonusa dönüştügünü görmek istemedi yada kendininkileri göstermek …

Varlığıyla bizi mutlu eden şeylerin sonrasında, yokluğuna ağıtlar yakarak var ediyoruz gidenleri aydın.ama bizimki hiç öyle olmadı degil mi? yıllar önce ben seni, hep uyurken rastladığım yurt ranzalarında tanımıştım. o günden bu güne bu üçüncü ayrılığımız. birincide evlendin… ikincide askere gittin. bunda ise israil……. ilk defa bu kadar uzaklara
gidiyorsun. şunu iyice anladım ki her şey zamanında yapılamlı.. ayrılıklarda, kavuşmalarda…

ömür boyu gidişler bize göre değil be dost. iyiki amsterdama gitmemişim. savaşın insanları memleketlerinden kaçırdığı bir dönemde ıraklıları daha iyi anlıyorum.

Neyse dost, sen ne kadar iyi oldunsa bahtında o kadar kötü oldu. ama boş ver, bahtı iyi olanlardan bile daha iyi yaşamadık mı? kıbrısata şak diye ruletin hangi sayıya gelecegini bildiğin günleri hatırlasana? hiltondada vip olmuştuk….:))

Dilerim yatırdığın birmilyon sekizyüzbin lira şeytanın> bacağını kırdığının başlangıcı olur. yolun açık olsun güzel dost…

Sevgiliye

İnsanoğlu hangi yaşta olursa olsun bir şeyler öğrenebiliyormuş hayattan. Yada hayat ona zorla öğretiyormuş bir şekilde. Ben de bu yaşımdan sonra anladım ki, tek başına çok ağır geliyormuş iki kişilik aşk… kaldıramıyormuş insan, yaşayamıyormuş, nefes alamıyormuş.. Yaşamaya kalkarsa da adı kara sevda oluyormuş ki, bu da bir silindirin asfaltı ezdiği gibi ezip geçiyormuş. Ve yine anladım ki; insanlar 180 derece dönüş yapacak kadar değişebiliyormuş.

Sezsiz, sakin, durağan görünen bir  denizde oluşan bir deprem sonrası,  küçük dalgaların tsunamiye döğüştüğü gibi.. Sen içimde fırtınalar yaşatırken, geleceğe yönelik hayaller kurarken ve kurdururken bir anda çıkıp gittin hayatımdan.. Sanki hiç girmemiş gibi sessiz ve sedasız…. Sihirli ve hatta zehirli bir el değdi sanki ilişkimize. Tabi adına ilişki denirse. Daha başlamadan biten, bana “Keşke hiç başlamasaydı” dedirten türden.

Yıllarca kurduğum hayallerim, ihtimaller, umutlar, her geçen gün, her geçen saat, her dakika yitip gidiyorlar. Tıpkı göçmen kuşların yitip gittiği gibi. Bir daha aynı yere dönerler mi?bilinmez!… Dönseler de aradıklarını bulurlar mı? Orası da muamma…

Derlerki: İnsan hayatı üç günden ibarettir. Dün yaşandı geçti, yarın ne olacağını bilmiyoruz. O halde insan hayatı bir gündür,  o da bugün’dür. Gününü en güzel şekilde yaşa, çünkü yarın ne olacağını bilmiyorsun. Sana pişmanlıkların, keşkelerin  olmayacağı, mutlu, umutlu, sevgi dolu, hasret dolu bir yaşam diliyorum. Hiç bilmediğim kokunu hasretle içime çekiyor, sevgiyle kucaklıyor, alnından öpüyorum.

ELVEDA SEVGİLİM…

Sahibini Bulan Mektup

sende uzaklardasın ama yakınsın…çok yakın..her sorunumu ,sevincimi rahatca paylaşabileceğim kadar yakın..seninle sohbet ederken beynimi olağanüstü çalıştırmam gerekiyor….pratik zekana hep hayran olmuşumdur.. benden bir iz kalması dostluk adına benim için mutluluk..sende ,özünde içinde bir güzellik var..ilk gün keşfettiğim bir şey bu..sana yakın olanların hep çok şanslı olduğunu düşünmüşümdür. sohbetini hep özlediğimsin.. Sonsuzluk hep seni çağrıştırıyor…sonsuz güzellikleriyle..senin için her zaman herşeyin en güzeli olmasını diliyorum..