O’na

“Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi ” demişler  ya işte ondan değil benimki…Hiçbir zaman bu kadar azı kabul etmedi kalbim.Bit tır şoförü olsaydımda yollardan yollara giderdim döneceğimi düşünmeden, bir dansçı olsaydım dans ederdim çatlayana  kadar, bir siyasetçi olsaydım kellem giderdi mesela…Ama ben aşık oldum .. Bu dünyadaki görevim aşık olmaktı gerisi teferruattı benim için…Yaptığım iş, kaldığım ev, yaşadığım kent,aldığım nefes ..her şey! Her şey siyah beyaz ,her şey renksizdi ..Sen dışında.Sen tüm renklerdin hemde tonlarıyla..Ve benim kaderimde seni sevmekti.Yüreğim çatlayıncaya kadar sevdim seni, hiçbir zaman orta yolu bulmayı beceremeyen ben sevdim gitti….Yapacak bişey yok.Yanlış anlama kan damlayan bir yaram yok benim , oluk oluk akıyor adeta…Gözyaşlarımdan damla damla çıksa diyorum ve kanımın son damlasıda oradan aksa gitse,ben yok olsam..Varlığınla hayat bulan ben yokluğunu neylesin? neylesin bu canı ? neylesin bu nefesi ???

Mektupcuuk

Hatırlarmısın bilmem ayakkabımın içine atmıştın mektubunu..Mektup dediysem içerik telgraf içeriği kadardı. ah bir tamamını hatırlasam…Annem atmıştı bir ayrılığımızda senin ilk ve son mektubunu ve senden kalan ilk ve son hatırayı.kızamadım anneme ama oysa zırıl zırıl ağlayasım olduğum yerde tepinesim var geri istiyoruuum diye.Oysa şimdi hangi çöplükte cirit atıyordur..” Seni seviyorum.Seni çoook seviyorum” sadece o kısmını hatırlıyorum oysa orda üç beş cümle daha daha vardı.N’olur o güne geri dönsek . Ah be zaman geri gelmediğini bilmiyorum ama tarihte tekerrürden ibaret değilmiydi ?

O gün sana gelmiştim.Ayrıydık.Ama mecburen görüşüyorduk . İş icabı (!). evde kimse yoktu yalnızdık. ben bilgisayarla uğraşırken sen içeri gittin.sesin çıkmıyordu.ben seslendiğimde ise geliyorum, geldim gibi geçiştirme cevaplar aldım.sonra ben sessizce çıktım odadan mutfakta kıpır kıpır bir şeyler yapıyordun.herzamanki gibi her şeyin kötüsünü düşünen ben yine yaptım yapacağımı beni görünce ürktün iyice huylanmıştım.Ellerin arkadaydı. ne yapıyorsun diye sorduğumda hiiiç dedin kekeleyerek…iyice meraklandım tabi. doğru söyle yoksa ikinci telefon falanmı kullanıyorsun sen dedim sende saçmalama lütfen diyerek bastırdın beni ama tabi yemein falan ettikten sonra ancak ikna oldum odaya döndüm..Akşamı o şekilde bitirdik , siyah çizmelerimi giydim eve gitmek üzere çıktım yola.Elin elime dahi değmemişti.Arkadaşımı aradım hemen açtı telefonu barıştınız mı ? dedi hayır dedim..Nasıl yani kim vardı evde ? – kimse, size inanmıyorum! bu fırsatı nasıl kaçırdınız? – ay bilmiyorum ! derken mesaj geldi telefona acı ve alaycı bir gülümsemeyle mesaj geldi belki o  dur dedim … kapadık telefonu mesajı açtım gerçekten oydu.şunları yazmıştı : “seni çok özlemişim..seni çok seviyorum” dünyalar benim olmuştu.eve gittim.Beni aradı. hal hatır sordu. sesimdeki normallikten anlamış olmalı bana sordu : Ayağında bir şey hissetin mi ? yoo dedim gülrek ne hissedebilirimki ..bak ozaman dedi..kapadım telefonu koşarak gittim baktım..onun mutfaktaki çabası meğer bu mektupcukmuşş..Güldüm….Eğer o gün ölmüş olsaydım …gam yemezdim …

Kayıp

Onun yokluğu acı veriyor bana…bu öyle bir acıki öyle bir yaraki kimseler dokunamıyor, saramıyor. Allahım al onu beynimden ,al onu kalbimden…. dayanamıyorum. Tarifi imkansız bir duygu, ne ? , neden ?, nasıl oldu ? hiç bilmiyorum…Sessizlik, çaresizlik kayıplar…Evet bu bir kayıp nedensiz yok oluşu sevdiğimin. Kaydı gitti ellerimden, tutamadım . Engel olamadım.Ellerim boş kaldı.Bir nedeni olsaydı eğer evet bir nedeni olsaydı işte o kayıp olmazdı. Senin için yapmayacağım şey yoktu. Kaybetmek, bulamamak , bulamayacak olmak.Sonra çaresizliğim , ben ve kanayan bir yara. Keşke konuşsaydın, bağırsaydın..bilemiyorum ..DUR! deseydin..dururdum inan yarım ağızla bile söyleseydin razıydım ben.Şimdi bu koskoca kalabalıkta ne yapacağımı bilemiyorum. Sanki bir kavşaktayım ve bir sürü yol var , bir sürü sokak var ama ben olduğum yerde dönüyorum sadece…dönüyorum….Hangi yolun sonundasın sevdiğim ?hangi yollll ? taşlı , kayalı olsun , yokuş olsun, çamur olsun gelmeye razıyım..sen ol bana orda ol…gitme..kaybolma gözünü seveyim..Yollarına kurban olayım dayanamıyorum nerdesin ?????

Yıl Dönümü

YILDÖNÜMÜ Bir sigara yaktım bugün yıldönümümüzün hatırına… Sonra usulca üfledim karanlık geceye, denizin siyaha çalan, coşkun dalgalarına doğru.. Dalgalar üzerindeki yakamozlar kayboldu bir nefeste… ve yıldızlar gözyaşı döktü dayanamayıp acıma. Şöyle bir dönüp baktım ardıma, düşündüm, irdeledim ilişkimizi defalarca ve anladım ki; bu süre içinde ne sen benim kanayan yarama merhem, ne ben yalnızlığına derman olabildim aslında..  Bazen kısa, soğuk, telefon konuşmalarında kaldı beraberliğimiz, bazen heyecanlı, sıcak nefeslerde… Ama hep uzak, hep korkak, hep yasaklarda… Ey sevgili yar, artık selam da yollayamıyorum sana yıldızlarla. Karışır oldu onların da gözyaşları gözyaşlarımla…Ve karanlık….karanlık…. karanlık…. gözkapaklarımı ağırlaştırmadan bir sigara daha yakıyorum birinci yıldönümümüzün hatırına… Peki ya sen?