Ah Felek Yordun Beni
Kendimle barışık olmak için direnmek yordu beni felek..sen beni yordun, kaderim beni yordu, böyle olmam yordu beni.. Karakter denilen şey doğuştan gelirmiş derler, sonra da aile, eğitim, çevre koşulları ile şekillenirmiş, ben de öyle olmadı heralde, hayatımı tamamen genetik mirasa göre yönlendiriyorum.. sorun da burda başlıyor aslında. napıcam ben böyle, daha ne kadar dayanabileceğim bilemiyorum, bu mektubu yazarken bir yandan da “bi çaresi vardır elbet” şarkısını dinliyorum, gözümden yaşlar sular seller gibi akarken şarkı pek de iyi teselli etmiyor mu ne aslında diye düşünmeden edemedim:)
Sevgi, sevginin bir bedeli var; cesaret. ne yazık beni cesaretle sevecek bir yürek bulamadım, aslında pek de aramadım, sadece bekledim, umdum, karşılaştıklarım da, ya da beni bulanlar da genellikle beni hormonal isteklerinin ötesinde sevemediler. zaaflar ortaya çıkınca tamamen ödül malzemesi olmadığım anlaşılınca kaçtılar benden, halbuki ben de fark ettim karşımdakinin eksikliklerini, içimden her bir hücre kaç derken kalma cesaretini gösterdim yine de, sevmek onunla birlikte kalmak demektir bana göre, maalesef korktular benden, sevmekten, bilinmeyenden, gelecekten.. İş hayatım, hep aynı son; mavi sakallı adamlar, yok edici güçler, kapı arkası entrikalar, üstlere çıktıkça daha tehlikeli olmaya başladılar. sağlam, diri, konumunun bilincinde, yaratıcı, sadık, göçebe ben.. Daha derin bir hayatı, makul bir hayatı özlüyorum.. Biraz yorgun ve kaybolmuş hissediyorum..
Leave a Reply
Want to join the discussion?Feel free to contribute!