Değersizlik

Pişmanım. Evlendiğime pişmanım. Bundan önceki mektubumda daha çok farklı aşk dolu mesajlarım vardı ama zaman her şeyi çok değiştiriyor belkide, zaman değilde değiştirenler çok gamsızlaşıyor. Haklı mıyım söyleyin sizlerde ? Seviyoruz bir ay kadar bir güneş kadar. Sonra ne oluyor, en dibe vuruluyor insan. Kıskanmak da bir sevgidir. İnsan onu kabullenmediği sürece her şey ayrı ayrı yüz tutar. Sevmek nedir ya söyler misiniz bana. Sevgiyi ya tam olarak tadan yada hayatı boyunca hep yalnız kalarak yaşayanlar var mı ? Neden benim gibi insanların kaderinde hep boynu büküklük yaşanıyor. Yada neden mutlu insanlar boynu bükük gezmiyor ? Kişilik meselesi mi yoksa doğru tercih etmek mi ? Haklısınız. İnsan doğru kişiyi bıulunca mutlu oluyor değil mi? Seviyorum diyorum umursamıyor , güzel söz bekliyorum diyorum soru karşılığında ne gibi diyor. Başkaları için önem var ama bir eş için önem yok. Ağlasak gözyaşlarımızı silen yok gülsek neden güldün olur. En dibe kadar sabreden insanların neden intihara teşebbüs ettiğini şimdi anlıyorum. Daha 22 yaşındayım ve sanki koca bir yıl geçmiş gibi, ne yapmalıyım diyorum bırakmak mı umursamamak mı yoksa verdiği herşeyin karşılıgını aynı şekilde vermek mi diyorum kendime ama grur insanın başını eğdirmiyor işte. Çaresizim duygularımda diyorum kendime kızım çık git ne duruyorsun. Sonra duruyorum bi iki damla gözyaşı; yaşadıklarım arasında bu en hafifleri deyip yeniden dönüyorum başladığım yere. Hayatımda neler bitiyor bilmiyorum ama artık canımın yettiğini sanmıyorum.  Canıma kast mı var yoksa kaderin bana vermiş olduğu mutsuzluk ta mı var? Ne yapmamı beklersiniz söyleyin bana.  Gülenay Saray

Çıkmazdayım

Cahiliyet hapishanesinde tutukluyum. Kelimeler kifayetsiz kaliyor. Çığlıklar ulaşmıyor hakime. İçimdeki yangin eritmiyor duvarlari zincirleri. Bir çıkmazdayım ben. Oysa beni yüksek sesle yargılayanlar hem kör hemde sağırdı. Ne mantık damgası vuruldu nede vicdan. Öylesine bi karalamaydı benim fermanım. Ey batan güneşim niçin doğmazsın yine hayatıma. Herbiryanıma karanlık bulaşmış. Bir çıkmazdayım ben. Bu canı taşımak çok ağır geliyor bana. Yoruldum gücüm kalmadi artık.

Sana Veda

Okursun yada okumazsın bilmiyorum. Açıkçası bu saatten sonra ilgilenmiyorum da ama seni bende tamamen bitirmek için son defa yazmalıyım. Bende kalan bütün kırgınlıklarımı, kızgınlıklarımı, sevinçlerimi dile getirip seni tamamen bitirmeliyim. Hiçbir şey yokken, hiçbir şekilde senin varlığın beni ilgilendirmezken geldin dikkatimi çektin. Kızlar sürekli senden bahsederlerdi, herkes seni konuşurdu ama nedense hiç umurumda olmazdın, onlar konuşur ben dinlerdim sadece. Galiba ilk muhatap oluşumuzdu. Bir soru sordum sen de öyle donuk donuk yüzüme baktın, biraz geç cevap vermiştin sorduğum soruya. Başta bana gıcık olduğunu düşünmüştüm, üzerinde bile durmamıştım. Gıcık olabilirdin çünkü sen dışarıdan ne kadar efendi görünüyorsan ben de bir o kadar çok konuşan, çok sesi çıkan deli dolu bir insandım yada bilmiyorum ne dersen. Sonra dersler gereği aynı ortamda bulunduk, samimi söylüyorum o ana kadar hiç dikkatimi çekmemiştin. Ders boyunca benim tepkilerime saçmalıklarıma gülmüşsün. İstesem de istemesem de bakışlarım sana kayar olmuştu. Farkındaydım bana bakıyordun, beni izliyordun bilmiyorum belkide bana öyle geliyordu. İtiraf ediyorum hoşuma gidiyordu beni izlemen ya da izlediğini zannetmem. Dikkatimi çekecek ne kadar çok şey varsa hepsini yaptın. Her yerde karşıma çıkar olmuştun. Çekingen, utangaç duruyordun normalde öyle bir insan değilim ama beni de öyle yapıyordun. Seninle her karşılaştığımda elim ayağım dolaşıyordu. Evet belki çok manasız bakıyordun, boş bakıyordun ama ben kilitlenip kalıyordum bakışların karşısında. Çok bekledim aslında biraz zaman geçsin öyle konuşur, sınava girip çıkalım ondan sonra, sınav aralığı stresi çok fazla bir de benimle uğraşamaz, sonuçlar bir açıklansın ne olacağımız bir belli olsun. Kendimi avuttum durdum. Kendimi sana yakıştıramıyordum da aslında. Kendimi bu saçmalıktan kurtarmak için de çok uğraştım. Seninle ilgili hiç bir şey seni hatırlatacak hiç bir şey olmamalıydı hayatımda, arkadaşlarımdan çıkardım seni; yapamazdım doğum gününe iki gün vardı . Doğum gününü kutla malıydım bunu bari yapmalıydım. Çekinerek de olsa attım mesajı , gayet arkadaş gibiydi. Gerçekten çok denedim seni unutmayı. Ama herkes anlaşmış gibi bana seni anlatıyordu. Memlekette başka insan başka konu yokmuş gibi herkes senin anılarını anlatıyordu bana. Tercihlerimi yapıp babaannemlerin yanına kaçtım, kafamı dinlemek istedim senden seninle ilgili her şeyden uzaklaşmak. Görmedim de uzun bi süre seni. Tercihler açıklanmıştı, benim kalacağım zaten belliydi. Bizimkilerle buluştuk dershanede. Sen yoktun unutmuştum seni, yada bilmiyorum tozlanmıştın işte. Hatta biri vardı hayatımda, seni biliyordu ama yinede beni de kendini de zorluyordu. Tam unuttum diye düşünüyordum, eskisi gibi hatırlamıyordum seni, rüyalarımda da değildin artık. Bizimkilerle konuşa konuşa merdivenlerden çıkıp muhasebenin oraya gidiyorduk. Kafamı çevirdim yine karşımdaydın, aynı boş bakışlarınla bana bakıyordun. Yine elim ayağım dolaşmıştı, ne yapacağımı bilemiyordum. Güç bela bizimkilere şuradan çıkalım deyip kaçmıştım oradan. Yine başa dönmüştüm saçma sapan davranışlarım. Olmuyordu başkasıyla da konuşamıyordum. Bir iki bahane bulup konuşmayı kesmiştim. Gideceğin gündü galiba. Biz manavdaydık, sen manavın önünden geçiyordun. Seni görmüştüm ama görmemiş gibi yapmak zorundaydım. Sen de beni görmüşsün, sen geçtin gittin kaybolana kadar arkandan seni seyrettim. Kardeşinle karşılaştık laf arasında senin o gün gideceğini öğrendim. İyi dedim son görüşüm müş unutur giderim artık. Gerçekten yapmıştım da. Çok geçmedi bayram tatiline geldiniz. Ne olduysa ondan sonra oldu zaten. Ben ne güzel uzaktan sevip gidiyordum seni (en azından o zaman seviyordum). Fatma seni gördüğünü söyledi ben saçmalama onun burada ne işi var diyorum, ama bir taraftan da gözlerimle seni arıyorum. Ben boş boş etrafıma bakınırken sen yine gözlerimden yakaladın beni. Gerçekten rahatsız değildim bakışlarından, o an beni bıraksalar saatlerce öyle kalırdım. Sonra kızlar merhaba dedi sen de onlardan tarafa dönüp cevap verdin. Ama ben yine konuşamadım. Kalbim çok hızlı atıyordu, gözlerim doluvermişti, ellerim titriyordu ve ben hiç bir şey yapamıyordum. Benim dışımdaydı her şey. Sonra geçtik gittik birbirimizin yanından. Ertesi gün yine gördüm seni. Çekilmez olmuştum artık. Bizimkiler ne olacaksa olsun yaz kurtul, senin yerine ben olsam sorar kurtulurdum gibi cümleler söylüyor. Aslında sana anlatmak istediğim, söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki ama saçma sapan bir mesaj yazdım. Ne kadar inanırsın bilmiyorum ama vazgeçmiştim göndermeyecektim. Ben çıkacak olurken mesaj gitmiş bile tekrar girdiğimde cevap gelmişti çoktan. Sonrası zaten tam bir saçmalık. Ben anlatamadım, sen anlamadın veya anlamak istemedin. Bir gün sonraydı normalde kuzenlerimi yollamaya gitmezdim. O gün görürsem son görüşüm olacak diye gittim. Şans mı denir şanssızlık mı denir bilmiyorum orada da gördüm seni. Ama yine görmemiş gibi yapmak zorundaydım yine gülmek zorundaydım. Sonra farkettim beni arkadaşlarından çıkarmışsın. Bir şey sormayacaktım artık hiç bir şeyi sorgulamayacaktım. Madem bu kadar oldu, artık inceldiği yerden kopsun, hayatına ona göre yön verirsin en azından bir şeylerden emin olursun dediler. İçimden bir tarafım hala umutları yeşertmeye çalışıyordu. Tamam dedim ama yazma cesaretini kendimde bulamadım. Kızlar yazıştı seninle. Bir taraftan da bana okuyorlar. Son mesajını akşam üzeri ben gördüm zaten. Benimle dalga geçer gibi yazmıştın veya kız arkadaşın yazmıştı. Tamam beni sevmiyor olabilirsin hayatında biri olabilir başkasına aşık olabilirsin ama bunları uygun bir dille de anlatabilirdin. Sen o zahmete de girmemiştin. Benim de haliyle cevabım sert olmuştu. Aslında ben engellemeliydim seni ama ne kadar seviyesizleşeceksin görmek istemiştim ve gördüm sayende. Üzüldüğüm tek şey değer verdiğim, önemsediğim her anımı onunla paylaşmak istediğim insan olmadığını görmekti. O mesajı sen mi yazdın kız arkadaşın mı yazdı bilmiyorum; ama bir şeyden eminim biz seninle hayatta olmazmışız. O mesajı sen yazdıysan eğer ben öyle bir insanı sevmiş olamam ,ben öyle bir insanla gelecek hayalleri kuramam. Kız arkedaşın yazdıysada öyle bir insanı seçmişsen eğer biz zaten birbirimizi tamamlayamazmışız. Neyse hepsi gelip geçecekte bana içten içe yaptığın yakıştırmaların hiç birini haketmedim ben. Kız arkadaşının olduğunu bilsem kafamı kaldırıp bakmazdım. Yine de mutlu olmanı istiyorum. Ama benim kadar mutlu ol. Ben yaşatamasam da bana yaşattıklarını bana hissettirdiklerini bir başkası da sana yaşatsın ,hissettirsin istiyorum. Benim güldüğüm kadar gül, benim gibi gül, insanların içinde gül sadece. Yalnız kaldığında aklına gelen ben olmasam da aklına gelsin, boğazın düğümlensin ,yutkun ama geçmesin, kalsın orda düğüm düğüm. Bi sebebin olmadan sev, kokusunu sev, donuk gülüşlerini sev, çekingen tavırlarını sev , her haliyle sev unutmaya çalış unutama, her şey onu anlatsın , her yerde o olsun, her köşeden o çıksın, her şey sana onu hatırlatsın,sev ama karşılık bulama, her konuşmanızda bir daha kırsın umutlarını. Mutlu olmanı gerçekten çok istiyorum,ama benim kadar. Şu an bunlara gülüyor benimle dalga geçiyor da olabilirsin ama dediğim gibi artık ne yaptığını önemsemiyorum. Bunları cevap vereceksin diye yazmıyorum, herhangi bir şey beklemiyorum. Hatta hiç bir şey yapmanı istemiyorum. Okudun yada okumadın onu da bilmiyorum. Sadece içimde kalmasını istemediğim için yazdım. Artık sen yoksun . Benim için var olduğun her yerde her şeyde sen olduğun zamanlardan haberin olmasa da artık yok olduğunu koskoca bir hiç olduğunu bil diye yazdım…

Pişmanlıklarla Dolu Bir Hayat

Hayat ne demek, kime güvenmeliyim, ne yapmalıyım, karşıma çıkan kişi doğru birisimi derken yanımdan hışımla geçti hayat, tutamadım. Arkakasından koşmaya bile cesaret edemedim. Sevdim,  sevildim. Nefret edildim, imrenildim, küçük görüldüm yani acı tatlı birçok şey yaşadım ama etrafıma şöyle bir bakıyorumda yalnızlığın kalabalığından başka hiçbirşey yok. Mektup arkadaşını bile internetten arar bir duruma gelmişiz. Whatsapp denilen şeyle başlayan aşklar dostluklar gördüm ya.. Her şey bu kadar basitmi. İnsanlar bu kadar çabukmu elde ediliyor. Aşk, dostluk, arkadaşlık bu kadar çabukmu kazanılıyor. Karşısındaki insan için hayatını tehlikeye attıktan sonra anca dostum diyen insanlar hatırlıyorum hayal meyal geliyor gözümün önüne. O insanlardan istiyorum, hangi dolabın tozlu rafındaysanız inin allah aşkına. Köleniz olmaya hazırım, büyük yürekli saygıdeğer insanlar. O kadar ucuz ki insan hayatı, artık siz bile inanamazsınız. Bize bi gezginin tavsiyesi arkadaşlar; kafanızı ekrandan biraz kaldırın, hayata, dışarıya, insanlara bakın. İnsan evladı dediğimiz birinin çöpü sokağa attığını ve bir köpeğin o çöpü alıp çöp kutusuna attığını gördü bu gözler. Kendi değerinizi düşürmeyin. Karakterde, fikirde, akılda bedava bu dünyada..

Siz Kimsiniz

Merhaba dileyim ilk önce sizlere…Sizlerde dilersiniz belkide.Bugun bir yazı okudum ve bende bir yerlere içimdekileri yazmaya karar verdim.İlk akla gelen mektup yazmak yazıp taratmaktı,öyle de yaptım.Hayat bir karmasıklık içerisinde sürüp giden her anımızda birilerini örnek alıp ona göre yaşayanlar değil miyiz? Annenin babanın kardeşinin abinin ablanın yaptıklarıyla övünenlerden değil miyiz? Ya Siz ? Bizler hayatımıza ideol belirleyip,onların yasamlarını övenlerden değil miyiz ? Evet tamda öyleyiz. Peki Sen ?Sen Kimsin ? Adın ne ? Ne yersin Ne içersin ? Bildiğin en önemli özelliğin ne ? Görsel zekan mı iyi duygusal zekan mı hafızan mı ? Nesin Sen Kimsin ?Kaybolmusluklar içerisinde yaşayan bir zavallıdan ibaretiz. Bugün karnımız doydu mu bırazcıkta güldük mü bizden iyisi yok.Ya baskaları ?Sen mutlu oldun diye baskalarını dusunmek zorunda değil misin ?Gül ve Güldür Sev ve Sevindir .Baskası ıcın ıstemeyen kendı ıcın ısteyemez ve sahıbı olamaz unutulmamaLı Selametle Sizleri Seviyorum….

İşte Gidiyorum

Bu kadar tertemiz bir yüreğe sahip olup,kendimi bataklıkta bulmak ağır geliyor.. Ben seçmedim bu kaderi, ben seçmedim bu insanları. Benim seçtiğim hayat çok daha güzeldi.

Soruyorum neden böyle bu hayat diye. ? Bir kurtuluş arıyorum sonra yine intiharın eşiğinde buluyorum kendimi… Yüzüme gülen insanlar ne kadar yalanmış,ne kadar sahte… Yok yok bu kez ağlamayacağım ve başaracağım ölümü..Korkuyorum Karanlıktan çok korku- yorum..Ama Şimdi vazgeçersem ölüme koşmaktan sonra çok daha fazla üzüleceğim..Anlamsız Şimdi dünya gözümde, insanlar anlamsız…Gidiyorum Ve gidişim en çok seni vuracak biliyorum çünkü hakkım haram olsn dediğim tek insan sensin ama yok sen insan bile değilsin. Bu dünyayı bana sevdiklerime cehennem ettin ya dilerim ahirette sana cehennem olur.. Küçükken annem bana allah iyileri korur derdi ..BEN Yeterince iyi olamadımmı anne .. Param olunca bir sürü şeker alır çocuklara dağıtırdım..Sonra Çöpten ekmek alanlara bakkaldan ekmek alır verirdim ..Dahası yaşlı teyzelerin elinden tutardım ..Sonra Çalışırken iş arkadaşlarım yorulmasın diye bütün işleri bitirirdim ,insanlara selam verir güleryüzlü içten olmaya dikkat ederdim söylermisin anne hatam nerdeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee….. Niyeeeeeeeeeeeeeee niye bu hayat yaşamama izin vermiyor niyeeeeeeeeeeeeeeee..

 

Efkarım Birikti Sığmaz İçime

Ferdi Abi,

Her ne kadar gerçek abim olmasan da sen benim acılarıma, sevinçlerime çoğu zamanda keder ve hüznüme eşlik ettin. Abime bile anlatamadığım duygularımı sen anladın ve benim yerime de dillendirdin. Bu yüzden sana Abi diye hitab ettim.

Son zamanlarda efkarım bir hayli birikti. Çok uzaklarda değil birkaç hafta önce Müslüm Baba Ameliyat olacak dediler. Sonra da oldu ve bir türlü ayağa kalkamadı. Onu düşündükçe “kaç kadeh kırılıyor sarhoş gönlümde” bilemiyorum. .

Geçen günlerde de çocukluğumdan beri neredeyse her gün gördüğüm, sürekli gaf yapmasına rağmen hiçbirini duymadığım, gözüm, kulağım olan adam birden bire yok oldu. Ben daha sağlam bir adam beklerken “Komada” dediler, sonrada “Öldü” dediler. Ruhun şad olsun Mehmet Ali Birand.

Kendimi, yaprakları birer birer dökülen ve çıplak kalan ağaç gibi hissetmeye başlarken evvelki gün de senin haberin geldi Ferdi Abi..

Üçünüzü de hiç görmedim, tanışmak kısmet olmadı ama birbirimizi o kadar iyi tanıyoruz ki. Yalnızlık çeken insanlar yada aynı kaderi paylaşan insanlar birbirlerini nerede görse tanırlar ya..Bendeki durum da aynen öyle. Farklı mekanlarda olsak da, birimiz ekmek arası helva yerken, diğerlerimiz balık ekmek ya da havyar yese bile inanıyorum ki bizlerde aynı ruh vardı… “İnsan Olmak”

32.günle öğrendik dünyanın kaç bucak olduğunu, ne sefil hayatlar yaşandığını ve büyük çukurların istenirse tırnakla da açılabileceğini.

Senden öğrendim Müslim Baba, bağrı yanığın ne olduğunu, bunca hayran kitlen ve arkanda jiletli bir güç varken mümtaz insanlığın ne olduğu…

Sende, çaresiz ve beyhude olan çocukluk aşklarımın, acısı yüreğimi tutuştururken bir avuç su serpen adamdın, Ferdi Abi,

Artık Kadeh kırılmıyor sarhoş gönlümde, ekranlarımda karardı, Mutluluktan bir haber verecek dilek taşımda yok.  Sanki giden sizler değil, benim çocukluğum, gençliğim hatta geleceğim.. Sizlerle doğdum, sizlerle büyüdüm, ama şimdi siz yoksunuz? Zamansız bir gidişle nereye böyle?

Sevgili Birand ve Ferdi Özbeğen’ e Allahtan Rahmet diliyorum. Tek damar sen kaldın Müslüm Baba. Bizi bırakma.  Sana da Acil şifalar diliyorum.

Ruhum

Geliyorum.Ağır ağır, ayagıma birşey takılmış gibi yapıyorum. Yalanıyorum taşla toprakla. Sana geç kaldığımı bile bile oyalanıyorum. Zaman acımasız ,hırslı çok öfkeli. Güneşe bakıyorum perdelerini indiriyor, gece gökkubbesini sermeye hazırlanıyor. Yürüyorum sessizce, sen kaçma yeterki. Ayakkabılarımı çıkarıyorum.Çakıl taşlarını hissediyorum, bazen dikenler batıyor olsun. Seni hissediyorum acıda.Çiziverdim koyu kahve gözlerini. Şimdi gözlerin benim. Ezberliyorum iyice,hemen kağıdıma dönüyorum. Ezberliyorum, yine bakıyorum sonra tekrar kağıdıma bakıyorum. Seni sana yazıyorum.

Acı Mı Dedin Kanıyorum İşte

En değerlim,
Sana öyle ihtiyacım var ki anlatamam… Hayatım sonunu tahmin bile edemediğim çıkmazda çırpınıp duruyor. Yazarak anlatabiliyorum ancak derdimi… Doğrusunu istersen son yıllarda beni rahatlatan tek şey bu. İlk kez maddiyat benim hayatımda bu kadar ön plana çıktı…ilk kez maddiyat için ağladım. Ben mi değiştim yoksa hayat şartlarımı ? Bilmiyorum… Ve şu an en büyük sıkıntım bir hafta içinde harç parasını nasıl yatıra bileceğim. Babama söylesem bütün sorun çözülecek ama ben onun hayatında hep sorun olmaktan yoruldum . Saçlarında ak ,omuzlarında yük ,sigarasına duman olmaktan çok yoruldum… İş bulsam bir hafta içinde kimsenin o kadar ücret vermeyeceğini biliyorum. Kimseden de isteyemem… Zormuş hayat ve sanki inadına daha zor…Sana maddi manevi o kadar ihtiyacım var ki anlatamam. Çok yoruldum koşup düşmekten, sabredip sonunu görememekten.. Geçenlerde babam eve güvercin getirdi. Yaralı değil ama sanki hasta gibi…Yemini yemedi, su verdim içmedi. Sanki yaşamaktan ümidini kesmiş gibiydi…Tıpkı benim     gibi. Sonra ölümü düşündüm. kefeni , sevdiklerimin çığlıkları, sevmediklerimin ardımdan söyleyeceği sözler… Sonra döndüm yüreğime dedim ki sen böyle bir ölümü hak ettin mi ?

Bu Gece

Eeeeeeeee hayat ….sırada ne var .. ne kaldı yaşanmadık …
sırada hangi acı hangi ayrılık, hangi gözyaşı……
Susmak bana kaldı ..
Hadi şimdi sen konuş hayat…dayanırım yine dayanabildiğim kadar..
Sabretmek demişsin ya,
canımı çok yaktı…sabretmek neye yaradı…..
Bu gece bütün doğrularım yanlış,
bu gece bütün gerçeklerim yalan…
neredeyim hangi zaman, hangi mekan…
içmeden sarhoşum bu gece…
sırılsıklam ıslanmışım gözyaşlarımla..
bu gece anlamsızım,
GÖZLERİMİ KAPATTIĞIM ANDA BİRAZ HUZUR VAR GİBİYDİ…
AMA BU GECE ZİFİRİ…
YAŞAMAK İÇİN SEBEPLERİM YOK GİBİ….
BİRİNİN GELİNLİĞİ BENİM KEFENİMDİ …